Safranbolu Gezilecek Yerler ve Tarihi Mekanlar: Eski Çarşı ve Otelleri
Keşfedilmeyi bekleyen tarihi bir hazine adeta zamanın durduğu yer, Safranbolu! Bu benzersiz şehir, tarih severler ve kültür meraklıları için adeta bir cennet. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini barındıran bu kadim şehirde, Safranbolu gezilecek yerleri keşfetmek için can atanlar mutlaka ziyaret etmeli. Safran çiçeğinin büyüleyici hikayesi, tarihi evlerin eşsiz mimarisi ve unutulmaz lezzetlerle dolu sokaklarıyla Safranbolu.
Safranbolu Tarihi
Safranbolu’nun adı Bizanslılar döneminde Dadybra olarak geçmekteydi. Selçuklular döneminde Zalifre olan kentin adı Osmanlılar döneminde Borlu olarak adlandırılmıştı.
16. yy’da ise Safranbolu, Taraklı Aşireti’nin yerleşiminden dolayı Taraklıborlu olarak geçse de, çevrede bolca yetişen safran bitkisinden dolayı önce Zafranbolu, sonraları günümüzde de hala kullanılan Safranbolu olarak kayıtlara geçmiştir.
Safranbolu Özellikleri
Kentin adını aldığı Safran bitkisinin en önemli özelliği, kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilmesidir. Arapça’da sarı renk anlamına gelen asfar sözcüğünden türemiş olan Safran bitkisi, pahalı olması sebebiyle gram hesabı ile satılır; lokum, kolonya ve sabun yapımında kullanılır.
UNESCO tarafından 1994 yılında Dünya Miras Listesi’ne alınan Safranbolu‘da bulunan evler, 18. ve 19. yüzyıldaki Türk toplumunun kültürünü hala yaşatmakta. Asırları yarınlara taşıma misyonu edinmiş Safranbolu evlerinin yerleşimleri oldukça planlı, karma bir düzen yok.
Tüm evler merkezi konumdaki kamu binalarına dönük bir vaziyette, birbirlerinin manzaralarını kapatmayacak ve güneşten herkesin eşit olarak faydalanabileceği şekilde inşa edilmiş.
Bağlar Gazozu
Kışın şehrin, vadi yamacında olmasına bağlı olarak ılık ve rüzgarsız olan çarşı kısmında ikamet eden Safranbolu halkı, yazları daha yüksekte olması sebebiyle rüzgar alan Bağlar mevkiinde oturmayı tercih eder.
Bu nedenle Bağlar bölgesi yazlık olarak kullanılır. Birazdan bahsi geçecek olan Hıdırlık Tepesi’nde adını Bağlar bölgesinden alan Bağlar Gazozu’nu deneyebilirsiniz. Bağlar Gazozu ile özdeşleşmiş olan Necdet Tosun ve Abdurrahman Palay’ı da hatırlayalım.
Safranbolu’nun Kapıları
Safranbolu evlerinin kapılarında iki tokmak bulunuyor. Bunlardan biri ince, diğeri ise kalın sesli. Gelen misafir kadınsa, ince tokmağı çalar ve kapıyı, evin kadını açar.
Kalın sesli tokmak çalınırsa, ev halkı, kapıda bir erkeğin olduğunu anlar, ona göre hazırlık yapar. Bu durumda ise evin erkeği kapıya bakmak durumunda kalır.
Ev halkı evde olmadığı zaman tokmakların arasına bir ip geçirir ve düğüm atılmazsa, bir süre yokum, anlamına gelir. Düğüm atılır ya da zincir geçirilirse, bu durum ev sahibinin uzun süre gelmeyeceğini ifade eder.
Şayet ip, diğer tokmak ile temas halinde değil de aşağı sarkıyorsa, ev halkının evde olduğunu, kapıya gelen kişinin kapıyı çalabileceği, misafir kabul ettikleri anlamını taşır.
Safranbolu Gezilecek Yerler
Hıdırlık Tepesi
Hıdırlık Tepesi, şehri fethetmek için ele geçirilmesi gereken bir tepedir. Türkler burayı kuşattıklarında, biri erkekler diğeri kadınlar için olmak üzere iki sunak inşa etmiş ve tepeyi bir ibadet alanına dönüştürmüşlerdir.
Hıdırlık Tepesi adını Orhan Gazi döneminde yaşamış olan Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın komutanlarından Hıdır Bey’in mezarından almaktadır.
Bu mezarın yanında Safranbolu’da serbest hekimlik yapmış, istiklal madalyası sahibi ve Safranbolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucusu Dr. Ali Yaver Ataman’ın mezarı bulunmaktadır.
Girişi ücretli olan Hıdırlık Tepesi, Safranbolu’nun panoramik görüntüsü için en iyi seyir noktasıdır. Tüm binaları baştan aşağı görebilir ve bu tepeye tırmanırken harcadığınız enerjiyi geri kazanabilirsiniz.
Hıdırlık Tepesi’nin arkasında, Safranbolu halkının 1931 yılında para toplayarak satın aldığı ve orduya hediye ettiği Breguet 19’un anısına Milli Savunma Bakanlığı’nın Safranbolu halkına hediye ettiği Dornier-28 uçağı bulunuyor. Çürümeye yüz tutmuş Zafranbolu Uçağı’nı da görmeyi ihmal etmeyin.
Safranbolu Kent Tarihi Müzesi
Eskinin Hükümet Konağı, şimdinin Safranbolu Kent Tarihi Müzesi olarak işlevini sürdüren yapı, Safranbolu halkının desteği ile 1906 yılında Safranbolu’nun kale olarak bilinen tepesine inşa edilmiş.
Kesme taştan yapılan ve çarpıcı bir mimariye sahip olan 3 katlı Hükümet Konağı’nda 1976 yılında bir yangın meydana gelmiş.
Tapusu olmayanların evlerini terketmeleri gerektiği kararı alındığı o dönemlerde, bu karara karşı çıkan Safranbolu halkı, Hükümet Konağı‘ndaki tüm evrakları yakmak istemiş ve bunun sonucunda bina da yangına maruz kalmıştır. Yangın sonucu yapı kullanılamaz hale gelse de Kültür Bakanlığı tarafından 2000 – 2006 yılları arasında restore edilmiştir.
Safranbolu’nun birçok noktasından görülen bu tarihi yapı 800 m²’lik bir alana sahip. Müzenin zemin katında esnafların ve zanaatkârların örnek dükkanları sergileniyor.
Ayakkabıcısından, Safranbolu’nun ilk eczacısına, lokumcusundan terzisine, semercisinden, ahşap işçisine kadar birçok esnafın çalışma ortamlarının canlandırmaları bulunuyor.
Müzenin giriş katında ise Safranbolu’nun tarihi ile ilgili fotoğraflar bulunuyor. Giriş katında sağ taraftaki oda bilgisayar tarihi odası.
Bilgisayarın icadından günümüze kadar olan süredeki bilgisayarların, laptopların, disklerin sergilendiği bu salon bilgisayarseverlerin ilgisini çekebilir. Diğer odalarda Safranbolu’nun ve içinde bulunduğu Hükümet Binası’nın tarihi ile ilgili eserler yer alıyor.
Üst katta ise Safranbolu halkının giydiği geleneksel kıyafetler sergileniyor. Kıyafetlerin yanısıra çeşitli madeni paralar, arkeolojik buluntular ve nostaljik objeler de sergilenen eserler arasında.
Hükümet binası’nın bahçesinde ise çok önemli bir yapı bulunuyor. İzzet Mehmet Paşa‘nın önemli 3 eserinden biri olan Safranbolu Saat Kulesi. Saat kulesine giriş kent müzesi biletiniz ile mümkün. Kuleye çıktığınızda İsmail Ulukaya Usta sizi ağırlıyor ve saatin tarihi hakkında bilgiler veriyor.
Kaymakamlar Müze Evi
Kaymakamlar Evi, Tarihi Safranbolu’da Türk geleneğini yansıtan evlerden ayakta kalan ve ziyarete açık olan evlerden biridir.
Sahibi, kışla kumandanı Yarbay Hacı Mehmet Efendi’nin rütbesinin diğer bir adı olan Kaim-Makam olarak anılırdı. Bu yüzden evin adı da Kaim-Makam Evi olarak anılmaya başlandı. Safranbolu evlerinde bulunan her köşenin, her çıkıntının kendi içinde bir anlamı var. Her şey ihtiyaçlara göre hazırlanmış. 7 odalı Kaymakamlar Evi’nin her köşesinde de ince işçilik hakim. Duvarlar dışındaki her şey ahşap ve bu ahşapların birbirine tutturulması için çivi kullanılmamış olması dönemin dehalığını da ortaya koyuyor.
Evler haremlik, selamlık uygulamasına göre tasarlanarak, evde bulunan hanımlarınların rahat hareket edebilmesi sağlanmış. Kadınların yaptığı yemekleri bile mutfaktan, bir dönmedolap aracılığı ile erkeğe verilirdi. Hazırlanan yemek dönmedolabın bir gözüne konur ve yemeği koyan kadın, tahtaya vurur. Dolabın arkasında kalan kişi de yemeğin hazır olduğunu bu şekilde anlar ve dolabı çevirerek yemeği alırdı. Böylelikle kadınlar ve erkekler birbirlerini görmezlerdi. Evin içinde ne dolaplar dönüyor, deyiminin de çıktığı noktadır Safranbolu.
Evlerde bulunan odalar sekizgen olarak tasarlanmış. Her odaya köşelere yapılan kapılardan girebiliyorsunuz. İçeri girene kadar içeride olup bitenleri görmek mümkün olmuyor. Bu şekilde ailelerin rahatsız olmasının önüne geçilmiş. Evlerde yatak odaları yok. Dolapları açtığınızda yastık ve yorganların bulunduğu yüklük adı verilen bölmelerle karşılaşırsınız. Bu bölmelerin altında ise Hamamlık adı verilen banyo yapılabilecek bir alan bulunuyor. Her oda, bir çekirdek ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte.
Evlerde odaların tavanları ahşap ve süslemeler ile kaplanmış. Bir oda haricinde. Çocuk odaları, çocuğun dikkatinin dağılmaması ve uykusunun açılmaması için sade bir görünüme sahip.
Odalarda sergen adındaki raflara sabunlar konurmuş. Bu şekilde odanın güzel kokması sağlanırmış. Kız görmeye gelenler, o rafların tozlu olup olmadığını kontrol ederek ev kızının ne denli temiz olduğunu anlarmış. Şayet tozlu ise, “Ah rafların tozuna, yazıklar olsun bu evin kızına” diyerek evden ayrılırlarmış.
Kaymakamlar Evi’nin zemin katı küçük bir müze edasıyla ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor. Geçen asırlarda kullanılan eşyalar burada sergileniyor.
Safranbolu Tarihi Cezaevi
Hükümet Konağı’nın bahçesinde yer alan diğer önemli yapılar ise 1890 yılında Sultan 2. Abdülhamit döneminde inşa edilen Mühimmat Binası ve 1906 yılında inşa edilen Hapishane Binası.
Eski cezaevinin içinde bir de müze bulunuyor. İlk Türk belgeselcilerinden Süha Arın’ın malzemelerinden derlenmiş birkaç odası bulunan müzeye giriş ücretli olsa da kapıdan bakarak müzenin içeriğini anlayabiliyorsunuz.
Safranbolu Saat Kulesi
Selim döneminde, önemli bir isim olan Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, Safranbolu halkına “Hepinize biri evinize, biri de iş yerinize olmak üzere iki saat vereceğim” diye söz verir. 12 metre yüksekliğinde bir kule inşa ettirmiş ve İngiltere’den çanlı bir saat getirtmiştir.
Anadolu’nun ilk saat kulesi olan Safranbolu Saat Kulesi 1797 yılında tamamlanmış ve İzzet Paşa halkına verdiği sözü tutmuştur. Çan, saatin vurduğu süre boyunca çalar ve her yarım saatte bir çalar. Ancak saatin zili yoktur.
Bu nedenle saatin çalışması için her hafta yeniden monte edilmesi gerekmektedir. Kurulumu yıllardır gönüllü olarak orada bulunan İsmail Ulukaya Usta yapıyor.
Saat kulesine 09:00 – 17:30 saatleri arasında hükümet binasındaki kent müzesi biletinizle girebilirsiniz. Dar ahşap merdivenlerin sonunda sizi İsmail Ulukaya karşılıyor ve size saatin tarihçesini en başından itibaren anlatıyor. Yaklaşık 10 dakikalık bir sunumdan sonra serbest bırakılıyorsunuz.
Çıkıştaki bahçede ise açık hava müzesi görünümünde minyatür bir park bulunuyor. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı anısına Anadolu’nun birçok yerinde saat kuleleri yaptırılmış ve bu saatlerin minyatür versiyonları bu küçük parkta ücretsiz olarak gezilebiliyor. Saatlerin birebir modellerini yakından görmek için 5-10 dakikanızı ayırmanızı tavsiye ederim.
Köprülü Mehmet Paşa Camii
Adı yolsuzluklara karışan Köprülü Mehmet Paşa Safranbolu’ya sürgün edilmiş ve affedildiğinde kente bir cami yaptıracağını belirtmiştir.
Affedilip sadrazam olunca 1661 yılında Safranbolu’da, avlusunda şadırvan, kütüphane ve güneş saati bulunan ve kendi adıyla anılan Köprülü Mehmet Paşa Camii’ni yaptırmıştır. Caminin yanındaki türbede Mehmet Paşa’nın 1661 yılında öldüğü yazılıdır. Köprülü Mehmet Paşa camiyi tamamlamış ve vefat etmiştir.
Güneş Saati
Köprülü Mehmet Paşa Camii avlusunda bulunan Güneş Saatinin ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte 19. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Mermer üzerindeki üçgen metal plaka, güneş ışığının geliş açısına bağlı olarak günün saatinin hesaplanmasını sağlar. Metal levhanın gölgesine bakarak 06:40 ile 17:20 arasındaki zamanı öğrenmek mümkün.
İzzet Mehmet Paşa Camii
1794-1798 yılları arasında Sultan 3. Selim’in sadrazamlığını yapan İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılan cami, altından geçen Akçasu Deresi üzerine kemerler inşa edilerek yapılmıştır. Bu özelliği ile dünya mimarisinde önemli bir yere sahiptir.
Derin bir kanyon üzerine kesme taşlardan inşa edilen İzzet Mehmet Paşa Camii, İstanbul’da Çemberlitaş semtindeki Nuruosmaniye Camii ile benzer bir görünüme sahiptir. Caminin avlusunda bulunan türbe, daha önce Manisa’da bulunan ancak 2005 yılında buraya taşınan İzzet Mehmet Paşa’ya ait.
Cinci Han
Cinci Han, Çin’den Anadolu’ya uzanan İpek Yolu üzerinde inşa edilen çok sayıdaki kervansaraydan sadece biri. Cinci Hoca olarak bilinen Karabaşzade Hüseyin Efendi tarafından 1645 yılında yaptırılan han, 20. yüzyıla kadar kervansaray olarak kullanıldıktan sonra 2004 yılında otele dönüştürülmüştür.
Cinci Han’ın içinde bir kafe var ve burada bir şeyler yiyip içmeyecekseniz Cinci Han’a girmek için giriş ücreti ödemek durumundasınız.