Gelidonya Feneri: Hikayesi ve Denize Girilecek Koylar
Akdeniz’in masmavi sularına uzanan Gelidonya Feneri, sadece bir deniz feneri olmanın ötesinde, macera ve doğa tutkunlarını bekleyen bir cennet. Bu gizemli yarımadada, Korsan Koyu ve Papaz Koyu gibi doğal güzelliklerle dolu Gelidonya koyları ve plajları, ziyaretçilerine unutulmaz anlar vaat ediyor.
Peki, bu eşsiz manzaraların arasında bir gece kamp yapmak nasıl bir deneyim olurdu? Gelidonya’nın keşfedilmeyi bekleyen rotalarında sizi neler bekliyor? İşte, bu büyüleyici yolculuğun sırları…
Gelidonya Feneri’nin Tarihi
1934 yılında Fransız mühendisler tarafından inşa edilen Gelidonya Feneri, Akdeniz’de seyir yapan denizciler için bir kılavuz görevi görüyor.
Bu tarihi fener, Antalya’nın güney ucundaki Taşlıkburnu’nda, denizin mavi sularından yaklaşık 200 metre yükseklikte yükseliyor.
Bölge, aynı zamanda Taşlı Burnu veya Kırlangıç Burnu olarak da bilinirken, doğaseverler için de keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir yürüyüş rotası sunuyor.
Gelidonya Feneri’nin bulunduğu bu alan, ziyaretçilere hem tarihi bir dokunuş hem de doğal güzelliklerin bir arada sunulduğu benzersiz bir deneyim vaat ediyor.
Antik Dönemden Günümüze Gelidonya Burnu ve Batıkları
Gelidonya Feneri’nin konumlandığı bölge, tarih boyunca deniz kazalarına sahne olmuş bir nokta. Bu bölgedeki güçlü akıntılar ve sarp kayalıklar, özellikle antik dönemde birçok geminin sonunu getirmiş.
1954 yılında bir Bodrumlu sünger dalıcısının keşfettiği ve 1960 yılında yapılan araştırmalarla Genç Tunç Devri’ne tarihlendirilen bir batık, bu bölgenin zengin tarihi ve arkeolojik değerini ortaya koyuyor.
Gelidonya Burnu Batığı’ndan çıkarılan eserler şimdi Bodrum Sualtı Müzesi’nde sergileniyor, bu eserler bize geçmişin deniz ticareti ve denizcilik kültürü hakkında değerli bilgiler sunuyor.
Gelidonya Feneri’nin Doğal ve Kültürel Mirası
Gelidonya Feneri, sadece bir deniz feneri olmanın ötesinde, bölgenin doğal ve kültürel mirasının bir parçası. Yemyeşil doğası, kristal berraklığında mavi suları ve etkileyici tarih öyküleriyle ziyaretçilerini adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Fenerin bulunduğu bölge, doğa tutkunları için mükemmel bir kaçış noktası oluştururken, arkeoloji ve tarih meraklıları için de geçmişin sırlarını keşfetme fırsatı sunuyor.
Denizcilerin yollarını aydınlatan bu tarihi yapı, aynı zamanda bölgenin zengin tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler için de bir başlangıç noktası görevi görüyor.
Gelidonya Feneri Hakkında Bilgi
Gelidonya Feneri, geçmişten günümüze kadar uzanan ilginç bir bekçilik sistemiyle dikkat çekiyor. İnşa edildiği günden itibaren, bu tarihi fenerin bakımı ve işletilmesi, nesilden nesile babadan oğula geçen bir sorumluluk olmuş.
Özellikle ilk yıllarında gaz yağı ile çalışan bu fener, sürekli bir bakım ve temizlik gerektiriyormuş. Bu nedenle fener bekçileri, fenerin yanında bir konaklama alanında yaşamak zorunda kalmışlar.
Ancak, 2000 yılında güneş enerjili bir sisteme geçilmesiyle birlikte, fenerin bakımı ve işletilmesi çok daha az emek gerektiren bir hale gelmiş.
Artık gündüzleri şarj olan aküler, akşam saatlerinde fenerin aydınlatılmasını sağlıyor, bu da fenerin artık eskisi kadar sık ziyaret edilmesine gerek olmadığını gösteriyor.
Gelidonya Feneri’nde Kamp Deneyimi
Gelidonya Feneri, sadece tarihi bir yapı olmakla kalmıyor, aynı zamanda doğa tutkunları ve yürüyüş severler için benzersiz bir kamp deneyimi sunuyor. Likya Yolu üzerinde yer alan fener, yürüyüşçüler için mükemmel bir dinlenme ve geceleme noktası.
Fenere çıkarken sol tarafta yer alan ahşap yükselti, çevresindeki oturma banklarıyla birlikte, gezginler için çadırlarını kurabilecekleri ideal bir alan oluşturuyor.
Bu bölgede başka konaklama seçeneği olmadığı için, çadır kurarak burada konaklamak sıklıkla tercih ediliyor. Doğa ile iç içe bir deneyim sunan bu alan, aynı zamanda yaban hayatıyla da iç içe.
Kertenkeleler, akrepler gibi yerel canlılar da bu deneyimin bir parçası olarak karşınıza çıkabilir. Gelidonya Feneri’nden sonra Likya Yolu üzerindeki sonraki durak Adrasan, fenerden yaklaşık 14 km ileride yer alıyor, bu yüzden yolculuğunuza devam etmek isteyenler için de uygun bir başlangıç noktası sunuyor.
Gelidonya Koyları ve Plajları
Gelidonya Feneri, Likya Yolu üzerinde yer alan ve yürüyüşçülerin uğrak noktalarından biri olmuş bir fener. Bu tarihi yapı, ziyaretçilerine sadece tarihi bir deneyim sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Gelidonya Burnu’nda bulunan doğal güzellikleri ve plajlarıyla da dikkat çekiyor.
Likya yürüyüşünü yapanlar ya da bölgeyi ziyaret edenler, bu eşsiz manzaraların keyfini çıkarıyorlar. Yorucu bir yürüyüşün ardından, Gelidonya Feneri civarındaki koylarda serinlemek ve rahatlamak birçok kişi için ideal bir seçenek haline geliyor.
Korsan Koyu
Gelidonya Feneri’ne yaklaşık 5 km mesafede yer alan Korsan Koyu, küçük ve sevimli bir koy olarak biliniyor. Bu koy, özellikle tekne turlarının uğradığı popüler noktalardan biri.
Cumartesi günü bu koya yaptığımız ziyaret sırasında, koyun popülerliğini ve kalabalığını gözlemleme fırsatımız oldu. Koya araçla ulaşım mümkün ve bu koy, hafta sonlarını değerlendirmek isteyen yerel halk için de popüler bir piknik alanı olarak kullanılıyor.
Koy, Kumluca, Adrasan ve Karaöz gibi yakın bölgelerden gelen günübirlikçilerle dolup taşıyor. Ziyaretimiz sırasında, yaklaşık 20 araçlık bir kalabalık ve çeşitli piknikçilerle karşılaştık.
Yer yer çadırların kurulduğunu ve bazı rüzgar hasarlı çadırların bile olduğunu gördük. Ancak, koyun güzelliği unutulmamalı; Korsan Koyu’nun doğal güzelliği ve denizin cazibesi, ziyaretçileri için hala büyük bir çekim noktası oluşturuyor.
Korsan Koyu’nun yakınlarında, bir başka ilgi çekici nokta ise Melanippe Antik Kenti. Bu antik kent, henüz herhangi bir kazı çalışması yapılmamış olması sebebiyle gizemini koruyor.
Kentin içinde ne olduğu ve tarihçesi hakkında detaylı bilgiler bulunmuyor. Bu antik kentin, Likya Yolu üzerinde yer alması ve Gelidonya Feneri’ne yakın konumu, tarihseverler için bölgeyi daha da cazip bir hale getiriyor.
Papaz Koyu
Papaz Koyu, Korsan Koyu’na nazaran çok daha büyük ve sakin bir atmosfere sahip. Korsan Koyu’ndan yaklaşık 600 metre Karaöz yönünde yer alan bu koy, doğal güzellikleri ve huzurlu ortamı ile dikkat çekiyor.
Koyun çevresi yoğun ağaçlık alanlarla kaplı olduğu için, sıcak yaz günlerinde bile gölgelik ve serin bir ortam sunuyor. Bu mesire alanına araçla ulaşım mümkün ve alan içerisinde bulunan çeşme, ziyaretçilere rahatlık sağlıyor.
Papaz Koyu, birkaç farklı plajı bünyesinde barındırıyor ve her biri kendine has özelliklere sahip. Denizi, kıyıya yakın bölgelerde taşlık bir yapıya sahipken, açıldıkça taşların boyutları da büyüyor.
Bu koy, Gelidonya Burnu’nun en güzel koylarından biri olarak kabul ediliyor. Denizin berraklığı ve suyun altının açıkça görülebilmesi, su altı dünyasına meraklı olanlar için mükemmel bir deneyim sunuyor.
Gelidonya Feneri: Nerede ve Nasıl Gidilir?
Gelidonya Feneri, Akdeniz’in büyüleyici manzarasına hakim, Adrasan’ın güneyindeki yarımadanın ucunda yer alıyor. Bu tarihi fener, doğa severler ve macera arayanlar için mükemmel bir destinasyon oluşturuyor, ancak ulaşımı biraz çaba ve enerji gerektiriyor. İşte Gelidonya Feneri’ne nasıl gidileceğine dair adım adım bir rehber:
Öncelikle, Adrasan Koyu’ndan Karaöz’e doğru 15 km’lik bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Bu bölüm, Gelidonya Feneri’ne giden yolculuğunuzun ilk aşamasıdır.
Karaöz’e vardığınızda, yarımadanın batı tarafındaki yolu takip ederek Likya yürüyüş yolu tabelalarını aramalısınız. Bu aşamada, yolun zemininin asfalttan toprağa, daha sonra ise taşlı bir zemine dönüştüğüne şahit olacaksınız.
Yol, araçların geçemeyeceği büyüklükte taşlarla kaplı olmadığı için, bu bölümde araçla ilerlemek mümkün.
Likya yolunun tabelalarına ulaştığınızda, yolun bir süre daha devam ettiğini göreceksiniz. Ancak bu noktada yolun bir yere varmadığını ve geri dönmeniz gerektiğini fark edeceksiniz. Bu yüzden, Likya yolunun tabelalarını gördüğünüzde aracınızı uygun bir yere park etmeniz ve Gelidonya Feneri tabelalarını takip ederek yaya olarak yolunuza devam etmeniz en iyisi olacaktır.
Gelidonya Feneri’ne yapılan yürüyüş, doğa severler için unutulmaz bir deneyim sunuyor, ancak bu yürüyüşe hazırlıklı olmak çok önemli. İşte bu yürüyüşe çıkmadan önce bilmeniz gerekenler:
- Su İhtiyacı ve Önemi: Yolculuğunuz boyunca herhangi bir su kaynağı bulunmadığı için, yanınıza yeterli miktarda su almanız hayati önem taşıyor. Soğuk su ihtiyacınızı karşılamak için suyunuzu mümkünse bir termos içinde taşıyın. Karaöz’den Gelidonya Burnu’na girmeden önce suyunuzu temin edebilirsiniz.
- Doğru Ayakkabı Seçimi: Yürüyüş sırasında rahat etmeniz için spor ayakkabı giymeniz şart. Yanlış ayakkabı seçimi, yürüyüşü daha zor ve yorucu hale getirebilir.
Yürüyüş boyunca, Akdeniz bölgesinde nadiren rastlanan muhteşem falez manzaralarına şahit olacaksınız. Yolunuz yükseldikçe manzara daha da güzelleşecek ve fenerin karşısındaki adacıklar görünmeye başlayacak.
Yorulduğunuz anlarda, yürüyüşün sonunda sizi bekleyen Korsan Koyu ve Papaz Koyu gibi serin suların motivasyon kaynağınız olmasını sağlayın.
Arabanızı park ettiğiniz noktadan itibaren Gelidonya Feneri’ne ulaşmak için yaklaşık 2 km yol kat etmeniz ve bu süre zarfında 170 metre yüksekliğe tırmanmanız gerekecek. Bu, fener yolunda bir eğim olduğu anlamına geliyor.
Yürüyüşün özellikle son 200 metresinde engebeli basamakları çıkmanız gerekecek. Bu zorlu son kısım, yürüyüşün en meydan okuyan bölümü olabilir, ancak vazgeçmeyin. 2 km’lik yolun yaklaşık 40 dakika sürebileceğini ve inişin ise 27 dakika kadar sürebileceğini unutmayın.
Sonuç
Böylece, Gelidonya Feneri ve çevresindeki bu eşsiz koylar ve plajlar, sadece birer gezi noktası olmanın ötesinde, macera ve keşif dolu bir deneyim sunuyor. Korsan Koyu ve Papaz Koyu gibi doğa harikaları, hem kamp yapmak hem de sakin ve huzurlu bir tatil geçirmek isteyenler için ideal.