Knidos Antik Kenti: Dionysos’tan Afrodit’e Saklı Kalmış Hikayeleri
Zamanın tozlu sayfalarında gizli bir yer olan Knidos Antik Kenti, Ege’nin mavilikleriyle kucaklaşan bir tarih şaheseri olarak karşınıza çıkıyor. Denizin kokusu, antik taşların arasından süzülen tarihle birleştiğinde, Knidos’un eşsiz güzellikleri sizi adeta büyüleyecek.
Knidos Antik Kenti’nin Tarihi
Yaklaşık MÖ 360’larda, Pers hakimiyeti altındaki bir dönemde, Datça’nın yakınlarında yaşayan Knidoslular, burnun en uç noktasına doğru yolculuk edip Knidos kentini kurmuşlar.
Knidos, MÖ 14. yüzyıldan itibaren var olan bir yerleşim yeri olduğunu arkeolojik kazılar açıkça gösteriyor. Özellikle MÖ 7. yüzyıldan itibaren şehir, altın çağını yaşamaya başlamış ve bilim ile sanatta pek çok ilerleme kaydetmiş. Bu dönemde, Knidos bilimsel açıdan da parlak bir evreye girmiş.
Antik kentin çöküşü ise MS 7. yüzyılda Arap akınları ile başlamış. Ancak Knidos’un eski ihtişamı, 19. yüzyılda İngiliz Charles tarafından yapılan kazılarda yeniden gün yüzüne çıkmış. Charles, buradan çıkarılan birçok değerli eseri İngiltere’ye götürmüş ve bu eserler bugün British Museum’da sergileniyor.
Knidos, sanat ve bilimin kesiştiği bir merkez olmuş. Burada, dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos, ünlü vazo ressamı Polygnotos gibi isimler yaşamış. Ayrıca, astronomi ve matematik alanında çalışmalar yapan Eudoksos gibi bilim insanları da Knidos’ta önemli çalışmalar yapmışlar.
Kentin kültürel yapısı, iki büyük tiyatroya ev sahipliği yapmasıyla da dikkat çekiyor. Bunlardan biri 5000, diğeri ise 20,000 kişilik olup, daha büyük olanın taş ve mermerleri 19. yüzyılda gemilerle taşınmış.
Dionysos Tapınağı ve Knidos’un Yapıları
Knidos Antik Kenti’nde, tiyatronun hemen yanında Dionysos Tapınağı yer alıyor. Deniz yoluyla gelen ziyaretçileri karşılayan bu etkileyici yapı, üzerindeki Dionysos’a ait sahnelerle bezeli frizlerden ötürü bu ismi almış. Tapınağın yanı sıra, kentin caddesi boyunca uzanan stoa, büyük olasılıkla dükkan ve depo olarak kullanılmış bir alışveriş ve sosyal etkileşim merkezi görevi görmüş.
Kentte dikkat çeken diğer bir yapı ise, iki limanı kuşatan manzaraya hakim, yuvarlak planlı ve 17 metre çapında olan Afrodit Tapınağı. Ne yazık ki, günümüzde tapınağın sadece kaidesi ayakta kalmış. Kentin genelinde ise çoğunlukla yapıların sadece temellerini görmek mümkün.
Knidos’un Limanları ve Deveboynu Deniz Feneri
Knidos, içinde hala limanı bulunan nadir antik kentlerden biri. Deveboynu Deniz Feneri’nin bulunduğu kara parçası, eskiden bağımsız bir ada iken, dolgu topraklarla karaya bağlanarak iki yapay liman oluşturulmuş.
Kuzeydeki liman daha çok askeri amaçlar için kullanılırken, diğer liman büyük ticari gemilere ev sahipliği yapmış. Bugün bu limanlar, berrak ve serin sularıyla yüzme alanı olarak kullanılıyor. Ancak, yüzme sonrası kullanabileceğiniz bir duş olmadığını belirtmek gerek.
Dereboyu Deniz Feneri
Kuzey limanı geçtikten sonra Deveboynu adasının sağ tarafındaki patikadan devam ettiğinizde, yaklaşık 1km’lik bir yürüyüşten sonra Deveboynu Deniz Feneri’ne ulaşırsınız. Akdeniz ve Ege sularının birleştiği tek yerdir. 1931 yılında inşa edilen deniz feneri uzun yıllar denizden gelenlere rehberlik etmiş ve hala görevini sürdürüyor.
Knidos Antik Kenti Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri
Knidos Antik Kenti giriş ücretli ve Müzekart ile ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Plaja giriyor olsanız bile, gişe plajdan önce olduğu için bu ödemeyi yapmalısınız. Yaz sezonunda 08:00 – 19:00, kış sezonunda 08:00 – 17:00 saatleri arasında tatil günü olmaksızın haftanın her günü ziyaret edilebilir.
Knidos Antik Kenti Nerede ve Nasıl Gidilir?
Knidos Antik Kenti, Datça burnunun en ucunda bulunuyor. Yolları bir hayli zahmetli, asfalt olmasına rağmen virajları ve şerit darlığı nedeniyle hız yapılabiliyor. Knidos Antik Kenti yolu uzunca bir süre neredeyse tek şehir olacak şekilde gidiş geliş. Aracınızı kullanırken dikkatli olmanız gerekiyor. Knidos Antik Kenti ile Datça merkezi arası 35 km (50dk).
Yol boyunca Knidos tabelaları bulunuyor. Zaten adanın sonuna kadar denizi solunuza alıp anayoldan devam ediyorsunuz. En son Yazıköy adında bir köyden, taş evler ve dar sokaklar arasından geçersiniz. Köyden 8 km kadar sonra ise Knidos’a varmış olursunuz.
Sonuç
Knidos Antik Kenti, tarih severlerin ve macera arayanların kaçıramayacağı, zamana meydan okuyan yapıları ve büyüleyici doğasıyla ziyaretçilerini adeta bir zaman makinesine davet ediyor. Her köşesi ayrı bir hikaye anlatan bu antik kent, sizi geçmişin gizemli dünyasına çekiyor. Dionysos’tan Afrodit’e uzanan mitolojik figürlerle süslenmiş yapıları ve doğal güzellikleriyle Knidos, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir hazine.