Antakya Gezilecek Yerler: Lezzet Duraklarından Tarihi Sokaklara
Tarihin tozlu sayfalarından süzülüp gelen, medeniyetlerin beşiği Antakya; zengin kültürel mirası, benzersiz doğası ve lezzetli mutfağıyla gezginleri kendine çeker. Antakya gezilecek yerler listesini güncellemeye hazır mısınız?
Bu eşsiz şehir, Asi Nehri’nin melodisi eşliğinde, geçmişin izlerini taşıyan sokaklarında sizi bekliyor. Gelin, Antakya’nın tarih kokan evlerinden şelalelerine, lezzet duraklarından antik kalıntılara uzanan bu macerada bize katılın ve keşfetmenin ayrıcalığını yaşayın.
Hatay, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri. Paleolitik çağdan beri aktif yaşam alanı olduğu söyleniyor. MÖ. 307 yılında Büyük İskender’in komutanı Seleukos Nikator tarafından bugünkü yerinin kuzeyine kurulan şehir, Antiochea olarak anılmaya başlanmış.
İpek Yolu üzerinde olması sebebiyle kent konaklama ve depolama hizmetlerinden gelir elde ediyormuş. Birçok uygarlık ve krallık değiştiren Hatay, 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı hakimiyetine girmiş.
Daha yakın bir tarihe bakacak olursak; 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile Hatay, Türkiye sınırları dışında kalıyor, fakat yerli halk bu durumdan rahatsız olduğu için 1938 yılında Hatay Devleti kuruluyor.
Halkın ısrarla Türkiye sınırları içerisinde olmak istemesi sebebiyle Fransızlar ile Türkiye arasında 1939 yılında Hatay’ın Türkiye’ye iadesi antlaşması imzalanıyor ve aynı yıl Hatay, Türkiye’nin bir ili olarak kabul ediliyor.
Eski ismi Orontes olan; Lübnan Dağları’nı kendine kaynak bilen 380 km uzunluğundaki ünlü Asi Nehri, Hatay’ın ortasından geçiyor. Ancak nehir pek gözaçıcı değil, çamurlu ve bulanık bir havası var. Yine de şehir için önemli, çünkü Amik Ovası, Asi Nehri’nin suyuyla besleniyor.
Antakya Gezilecek Yerler
Eski Antakya Evleri
Asi Nehri ile Habib-i Neccar Dağı arasında kalan bölgede, ağırlıklı olarak Kurtuluş Caddesi ve çevresinde inşa edilmiş 350’ye yakın eski Antakya evi bulunuyor. Bu bölge Eski Antakya Evleri olarak tanımlanıyor.
Daracık sokaklarda tüm evler birbiriyle peşisıra inşa edilmiş. Sokaklarda avlu duvarlarıyla gizlenen evler, kendi içlerinde başka dünyalara sahip.
Büyük Antakya Parkı
Antakya’nın 500 metre uzunluğunda en büyük parkı olan Büyük Antakya Parkı, Asi Nehri’nin hemen yanında yer alıyor. Antakya’nın sıcağından kaçmak için en iyi mekanlardan biri olan park, havuzlarıyla insanları serinletiyor, çocuk parklarıyla çocukların eğlenceli vakit geçirmelerini sağlıyor. Çevredeki taze nohut satıcılarından demetini 1 liraya satın alarak yiyebilir, parkın keyfini çıkarabilirsiniz.
Hatay Ulu Camii
Eski Antakya evlerinden sonra kentin önemli bir mimari yapısı olan Ulu Camii görmeye gidiyoruz. Antakya’nun Ata Köprüsü yakınlarnda bulunan Antakya Ulu Camii‘nin girişindeki kitabede Hicri 1117 tarihi bulunuyor. 1872 depreminden sonra onarıldığını gösteren 1874 tarihli başka bir kitabeyi daha burada görmek mümkün.
Her şehrin bir çarşısı vardır, Antakya’nın da uzun çarşısı var. Renk renk birçok şeyin satıldığı çarşıda biz Güneş Gıda’dan kahvaltılıklarımızı alıyor ve üst yola doğru çıkıyoruz. Önce Habib-i Neccar Camii’ni görmeye gidiyoruz.
Caminin dini anlamı büyük, o nedenle burayı ziyaret edenlerin sayısı az değil. Yine bu civarda 3 sokak yanında, Ayyıldız Sokak’ta bulunan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi de rotamızda yerini alıyor. Hatay yöresine özgü bitkilerin ve baharatların sergilendiği müze, yaklaşık 100 yıllık bir yapının içine kurulmuş.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi
Hatay ilinin zengin bitki örtüsünü tanıtmak amacıyla açılan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi, modern tıbba alternatif olan bitkileri sergilemek amacıyla kurulmuştur.
215 metrekarelik yapı müze olmadan evvel birçok farklı amaç için kullanılmış. Bir dönem İmam Hatip Lisesi olmuş, bir dönem ise düğün salonu. Şehitler Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık 100 yıllık bir yapı olan 12 odalı eski bir Antakya evinin restore edilmesiyle müzeye dönüştürülmüştür Antakya Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi.
İlk olarak 2013 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Merdivenlerden üst kata çıkarak ulaşabileceğiniz açık sergi salonundaki panolarda, Hatay il sınırları içinde yetişebilen 280 farklı bitki türünün yakından çekilmiş görselleri ve isimleri yer alıyor.
Girişi ücretsiz olan müzenin alt katındaki odalarda ise Hatay yöresine özgü bitkiler, baharatlar ile bunlardan elde edilen esans ve yağlar, kullanıma hazır halde, özel sepetlerde, cam kavanozlarda ve raflarda sergileniyor.
Kurtuluş Caddesi üzerindeki Habib-i Neccar Camii’nin üç sokak yanında yer alır bitki müzesi. Ayyıldız Sokak’a girerken sol tarafta müzenin girişini görebilirsiniz.
Harbiye Şelalesi
Neredeyse Antakya merkezi bitirdik, şimdi sıra kahvaltımızı yapmaya geldi. Ama kahvaltımızı Antakya merkezde değil, Harbiye’de yapacağız. Harbiye, şelaleleriyle ünlü bir semt ve şelaleler içerisine kurulmuş kafelerde kahvaltı keyfinizi yaşayabilirsiniz.
Uzun çarşının sonundan Harbiye Şelalesi’ne giden minibüslere biniyoruz ve yaklaşık 20 dakika sonra Harbiye’deyiz. Harbiye tabelalarını takip ederek kendimize uygun bir yer bakıyoruz. Zaten kafelerin girişlerinde sizi karşılayanlar olacaktır. Bir tanesine girip bir çaydanlık çay alıyoruz, kahvaltılıklarımızı çıkararak keyfimize bakıyoruz. Buraya mutlaka gidin, çok keyifli.
St. Pierre Kilisesi
Kahvaltı keyfinin sonuna geldikten sonra indiğimiz yere çıkarak ters yöndeki minibüslere biniyoruz. Hatay, Hıristiyanlık tarihinde ilk Hıristiyan kelimesinin kullanıldığı şehirdir ve Hıristiyanlık dünyaya Hatay’dan yayılmıştır. Hıristiyanlığın başlangıç noktası sayılan St. Pierre Kilisesi yakınlarında bir yerde iniyoruz.
St. Pierre Kilisesi, düynanın ilk katolik kilisesi ve 1983 yılında Papa VI. Paul tarafından hac yerlerinden biri kabul edilmiş. Bu nedenle, oyulduğu dağın ismine de Hac Dağı ismi verilmiş.
Kiliseden çıktıktan sonra Hatay’ın yeni inşa edilen arkeoloji müzesine doğru yol alıyoruz. Aşağıdaki yoldan minibüs kullanarak müzeye ulaşabilirsiniz. Hatay Arkeoloji Müzesi’nde birbirinden kıymetli eserler yer alıyor.
Alalah Krallığı’nın kralı olan Kral İdrimi hologramından 1,5 ton ağırlığındaki mızraklı heykel Suppiluliuma heykeline kadar birçok önemli eseri burada yakından görmeniz lazım. Tarihe merakınız varsa buraya mutlaka gidin. Çünkü bu müze dünyanın önemli mozaik müzeleri arasında sayılıyor.
Antakya’da Ne Yenir?
Çınaraltı Künefe Yusuf Usta’nın Yeri
Künefesi ile meşhur Antakya’da popüler yerlerden biri Yusuf Usta’nın yeri. Uzun Çarşı’ya çok yakın, meşhur çınar ağacının altında yer aldığından bu ismi almış.
Fıstıklı ve dondurmalı künefesi ünlü. Bilinen künefelerden farklı olarak burada künefe közde yapılıyor. Közün kokusunu künefe yerken damağınızda hissedersiniz. Lezzetli künefeler ateşte pişen künefelerdir. Ek olarak kabak tatlısını deneyebilirsiniz.
Adres: Yeni Camii, Ayakkabıcılar Çarşısı, Pazar Sk. Ahmediye Camii D:No 2, 31060 Antakya/Hatay
Antakya’da Konaklama ve Nerede Kalınır?
Antakya’ya gitmişken eski bir Antakya evinde kalmak isterseniz, Belkıs Ev Pansiyon, avlusuyla, avlusundaki havuzu ve salıncağıyla tam bir Antakya evidir. Eski Antakya evlerinin odalarında tuvalet ve banyo olmamasına karşın,
Pansiyon sahibi tatlı Belkıs Hanım burayı işletebilmek için sonradan yaptırmış, özellikle belirttiğiniz takdirde size tuvalet ve banyo içeren bir oda ayıracaklardır. Eski Antakya’lılar gibi bir konaklama deneyimlemek isterseniz de, avluya bakan odalardan birinde konaklayarak avludaki ortak tuvalet ve banyoyu kullanabilirsiniz.
Sevimli ve sıcak kanlı kedileri ile evcil kaplumbağa ailesi ile sizi ağırlayan pansiyon, Antakya’nın enfes tatlarından oluşan aynı masa etrafında sunulan kahvaltısıyla birlikte kalınabilecek güzel yerlerden biri.
Sonuç
Antakya’nın eşsiz güzelliklerini keşfettikten sonra, bu tarihi ve kültürel mirasın sadece okunan bir sayfa değil, yaşanması gereken bir deneyim olduğunu anlamış olacaksınız.
Asi Nehri’nin huzur veren sesi, eski Antakya evlerinin gizemli hikayeleri, lezzetli künefelerin tatlı sıcaklığı… Her biri, Antakya’nın ruhunu yansıtan ve bu şehri unutulmaz kılan detaylar. Hatay’ın bu tarih dolu şehrini ziyaret etmek, sadece görmek değil, aynı zamanda bir döneme tanıklık etmek demek.