Datça Plajları ve Koyları: En İyi Denize Girilecek Sahiller
Ege ve Akdeniz’i birbirinden ayıran, Türkiye’nin güneybatısındaki nokta Datça. Huzurlu ve keyifli bir tatil için, sakin koyları ve doğanın keyfini sürmek için tercih edilen Muğla’nın turistik beldesi.
Datça yarımadasının çoğu yabani hayvanların yaşam alanı. Sadece küçük bir bölümü ziyaret edilebilecek koylara, plajlara, tarihi yapılara sahip. Datça yarımadasının bir ucundan diğer ucu 100km, ancak o kadar virajlı ve dar yollar çıkıyor ki zaman zaman karşınıza bu yolu kat etmek en az 1sa 50dk sürüyor.
Uzunluğundan dolayı geçerken uğranacak bir yer olmadığını söyleyebilirim. Özellikle en uç noktasına kadar gitmek isterseniz ciddi saatler harcamanız gerekir.
Datça Plajları ve Koyları
Mersincik Koyu
Datça’nın gizli cennetlerinden biri olan Mersincik Koyu, Cumalı Köyü’nde, doğanın tam ortasında yer alıyor. Murdala’nın ardından gelen bu koy, karadan yürüyüş yaparak ya da denizden teknelerle ulaşılabilen masmavi bir yer. Koy, Karia Yürüyüş Yolu’nun da bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Eğer maceraya açıksanız, buradaki yürüyüş rotasını deneyebilirsiniz.
Yolculuğun sonunda, masmavi ve berrak sular sizi bekliyor olacak. Ancak unutmayın, burada herhangi bir işletme yok. Yanınıza deniz ayakkabısı ve gözlük almayı ihmal etmeyin, çünkü denizkestanelerle karşılaşabilirsiniz.
İnceburun Koyu
İnceburun Koyu ise tamamen deniz ulaşımıyla erişilebilen başka bir doğa harikası. Datça ve Palamutbükü’nden kalkan günlük tekne turlarıyla ulaşabileceğiniz bu koy, suyunun rengi ve berraklığı ile dikkat çekiyor. İnceburun, yeşil ve mavinin buluştuğu, adeta cennetten bir köşe gibi.
Burası, arılar dışında sakin ve huzurlu bir yer. Arılarla karşılaşmamak için yiyecek içecek tüketmemekte fayda var. Ayrıca, buraya gelirken deniz gözlüğünüzü almayı unutmayın, çünkü berrak suların altını keşfetmek isteyeceksiniz.
Domuz Çukuru Koyu
Bir başka Datça güzelliği olan Domuz Çukuru Koyu, Mesudiye’den yalnızca tekne ile ulaşılabiliyor. Bu koy, doğal güzellikleriyle korunmuş ve el değmemiş bir alan. Koyun 600 metrelik iri kumlu sahili, çam ağaçlarıyla çevrili.
Buradaki yeşil alanda, incir ve keçiboynuzu ağaçlarından düşen meyveleri yiyen yaban domuzları, koyun adının Domuz Çukuru olmasına sebep olmuş. Elektrik ve suyun olmadığı bu koyda, doğayla iç içe ahşap bungalowlar bulunuyor. Eğer doğada bir kaçamak yapmak istiyorsanız, Domuz Çukuru’nda kamp yapabilirsiniz. Buraya gelirken deniz gözlüğü ve palet getirmeyi unutmayın; turkuaz suların altı, 25 metreye kadar net görünebiliyor.
Hayıtbükü
Bir başka Datça koyu olan Hayıtbükü ise, özellikle çocuklu aileler için ideal. Yarım saatlik bir mesafede bulunan bu koy, sığ ve dalgasız deniziyle dikkat çekiyor. Çok sayıda işletmenin bulunması ve az rüzgar alması insanları buraya çekiyor.
Ücretsiz şezlong ve şemsiye fırsatları sunan plajlarda, turkuaz renkli berrak suların tadını çıkarabilirsiniz. Ancak, Hayıtbükü’nde yer bulmanın zor olduğunu ve kalabalık olabileceğini unutmamalısınız. Rahatsız olacaksanız, Hayıtbükü’nün hemen yanındaki dar patikadan Gabaklar Koyu’na geçebilirsiniz.
Murdala Koyu
Datça’nın gizli kalmış cennetlerinden biri de Murdala Koyu. Datça merkezine 38 kilometre uzaklıkta, Cumalı Köyü yakınlarında yer alan bu koy, Ege’nin berrak sularını sunuyor. Murdala, Bodrum ve Kos Adası manzarasına karşı, internet erişimi bile sağlayabilen bir yer. Ancak, ulaşımı zor olan bu koy, genellikle yürüyüş yapanlar ve maceraperestler tarafından tercih ediliyor.
Murdala’da sabahları durgun denizi akşama doğru hafif dalgalanabilir. Buraya gelirken tüm ihtiyaçlarınızı yanınıza almayı unutmayın ve denize daha rahat girebilmek için çantanızda mutlaka deniz ayakkabısı bulundurun. Datça’nın bu az bilinen köşesi, kamp yapmak için de harika bir alternatif sunuyor.
Palamutbükü
Datça’nın en uzun plajlarından biri olan Palamutbükü, 2 kilometrelik sahiliyle dikkat çekiyor. Datça merkezine 25 kilometre, Knidos Antik Kenti’ne ise 15 kilometre uzaklıkta bulunan bu koy, havuz gibi sakin deniziyle ünlü. Sahilde biraz çakıl taşları bulunsa da, birkaç metre sonra kumlara yerini bırakıyor.
Palamutbükü’nün turkuaz, berrak sularında yüzmek bir keyif. Burada denize girip serinlemenin yanı sıra, farklı fiyat seçenekleri sunan otellerde konaklayabilir ya da apart otellerde kalarak kendinizi evinizde hissedebilirsiniz. Ayrıca, Palamutbükü’nün doğal güzelliklerini keşfetmek isterseniz, erik ve incir ağaçları arasında kamp yapabilir, denize sıfır bungalowlarda uyuyabilirsiniz.
Taşlık Plajı
Taşlık Plajı’na Datça limanından yürüyerek ulaşabilirsiniz. Trafikten uzak, kum ve çakıl taşlarının karışımıyla oluşan bu plajda işletmeler mevcut ve yaz aylarında oldukça kalabalık oluyor. Plajın yanında bulunan ılıca göleti, serin suları ve şifalı olduğuna inanılan kükürtlü suyuyla dikkat çekiyor.
Aileler için ideal olan Taşlık Plajı’nın yanı başında, Kent Park bulunuyor. Burada çocuklarınız oyun alanlarında eğlenirken, siz de kafe ve restoranlardan birinde yemek yiyebilir, şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz. Ancak park içinde piknik yapmanın yasak olduğunu unutmayın. Taşlık Plajı’na giriş ücretsiz; kendi eşyalarınızı getirip gün boyu burada vakit geçirebilirsiniz.
Kumluk Plajı
Datça limanına yakın bir başka güzellik de Kumluk Plajı. Hastanealtı Plajı’ndan yürüyerek ulaşılan bu plaj, özellikle yüzme bilmeyenler ve çocuklu aileler için ideal. Sığ deniziyle bilinen Kumluk Plajı’nda rahatça yüzebilirsiniz.
Plajın hemen arkasında yer alan kafe ve restoranlar, akşam saatlerinde şezlong ve şemsiyeleri toplayıp yerlerine masalar kuruyor. Böylece akşam güneşinin keyfini çıkartırken, bir yandan da deniz manzarasına karşı yemek yiyebilirsiniz. Ancak burada gün boyu denize girip rahatlamak isteyenleri, suların hızla derinleşmeyişi tatmin etmeyebilir.
Kargı Koyu
Datça’nın merkezine sadece 2-3 kilometre mesafede olan Kargı Koyu, etrafı orman ve dağlarla sarılı olduğu için kuzey rüzgarlarını kesiyor ve denizi daima durgun kalıyor. Koyun girişindeki okaliptüs ağaçları ise buranın güzelliğine güzellik katıyor.
Kargı Koyu’na merkezden yürüyerek sadece yarım saatte veya minibüslerle daha kısa sürede ulaşabilirsiniz. Yerin altından kaynayan tatlı su kaynağı, denizin biraz soğuk olmasına neden oluyor. Deniz ayakkabısı olmadan girilmemesi gereken taşlık bir zemine sahip olan Koy, özellikle yaz aylarında oldukça kalabalık oluyor.