Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi ve Burada Yatan Ünlü Mahkumların Hikayeleri
Sinop’un büyüleyici tarihi ve Karadeniz’in sert dalgalarıyla çevrili Sinop Tarihi Cezaevi, adeta bir zaman makinesi gibi geçmişe götürüyor insanı. Sinop’un iki kenarının birbirine en yakın olduğu yerde, Diyojen Heykeli’nin biraz ilerisinde bulunan bu cezaevi, 1999 yılında müze olarak kapılarını açtı.
Ama burası sadece bir müze değil; içinde sayısız hikaye ve yaşanmışlık barındıran, ünlü mahkumların iz bıraktığı bir yer. Cezaevinde yatan ünlüler kimlerdi ve burada nasıl bir hayat yaşadılar? Sinop Tarihi Cezaevi’nde yaşanan dramlar, firar girişimleri ve kaçış öyküleri…
Tarihi Sinop Cezaevi Özellikleri
Tarihi Sinop Cezaevi, Osmanlı donanmasının en büyük tersanelerinden birinin bulunduğu yerde, kale içerisinde konumlanmış. Kale, zaman içinde çeşitli uygarlıkların el değiştirmesiyle birlikte sürekli olarak yenilenmiş ve bugünkü görkemli yapısına kavuşmuş.
İlk olarak M.Ö. 2000 yılında Gaskalılar tarafından kurulan bu yapı, Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşamış. Özellikle 1214 yılında Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus’un eklediği paralel surlar, cezaevinin bugünkü büyük kullanım alanının oluşmasını sağlamış.
1887 yılından itibaren cezaevi olarak kullanılmaya başlanan bu yapı, 36 koğuşa ev sahipliği yapıyor. Bu koğuşların en büyükleri 50 kişilikken, en küçükleri ise 10-12 kişi kapasiteli. Mahkumlar, güvenlik nedeniyle yatacakları yere ulaşana kadar tam 7 demir kapıdan geçmek zorunda kalıyorlar.
Ayrıca, cezaevi içinde deniz seviyesinde olan, nem ve rutubetten dolayı neredeyse nefes alınamayan 21 adet tek kişilik disiplin hücresi bulunuyor. Bu hücrelerde tutulan mahkumlar, kuru ekmek ile besleniyor ve ışık görmüyorlar.
Deniz tarafında yer alan burçlar 22 metre yüksekliğe sahipken, diğerleri 18 metre. Bu burçların genişliği ise 3 metre, böylece gardiyanlar rahatça dolaşabiliyor. Kaledeki burçlara çeşitli komutanların isimleri verilmiş olup, bu da yapıya tarihi bir derinlik katıyor.
Tarihi Sinop Cezaevi Müzesi
Sinop Cezaevi, ziyaretçileri için tarihi bir keşif alanı olmanın ötesinde, yaşanan zorlu koşulların da tanığıdır. Müzenin girişindeki zindan, bu koşulların en çarpıcı örneklerinden biridir. İç isyanlar sırasında mahkumların geçici olarak tutulduğu bu zindan, sadece kuru ekmek verilen ve hiç ışık almayan bir yer.
Zindanda, ağırlıkları 80 kilograma kadar çıkan prangalar, mahkumların boynuna ve bileklerine takılır ve ceza süreleri boyunca bu ağır yüklerle yaşamaları gerekirdi. Ziyaretçiler bu prangaları ve zindanın koşullarını bizzat görebilirler.
Tek kişilik hücrelerde, yerden birkaç santim yüksekliğinde taş tuvaletler bulunur. Karadeniz’in sert dalgaları nedeniyle, tuvalet deliklerinden geri gelen su, zaman zaman mahkumların dizlerine kadar yükselir.
Bu durum, zorunlu olarak su içinde kalmalarına neden olurdu. Hücrelerde yaşayan mahkumlar, kuru ekmeklerini, su birikintilerinde yaşayan farelerle paylaşmak zorunda kalırdı. Nem nedeniyle kibritler bile yanmaz, bu da mahkumların zorlu yaşam şartlarını daha da ağırlaştırırdı.
1939 yılında İç Kale’nin kuzey kısmına yapılan 2 katlı ve 9 koğuşlu yeni taş bina, Çocuk Cezaevi olarak kullanılmıştır. Bu yapı, cezaevinin zaman içinde kültürel bir dönüşüm yaşamasına öncülük etmiştir.
Türkiye’de ilk kez Sinop Cezaevi’nde, mahkumların sanata yönlendirilmesi amacıyla atölyeler kurulmuş ve mahkumlar, burada ürettikleri sanat eserlerini satarak kendilerine bir gelir kaynağı oluşturmuşlar. Bu atölyeler, mahkumların yaratıcılıklarını ortaya koymalarına ve zorlu cezaevi koşullarından bir nebze olsun uzaklaşmalarına olanak tanımış.
Sinop Cezaevi, aynı zamanda seyyahlar için de ilgi çekici bir konu olmuş. Evliya Çelebi gibi tarihçiler, cezaevini renkli ve abartılı üsluplarıyla anlatmışlar. Günümüzde ise, cezaevinde kullanılan eski mahkum nakil aracının yenilenmiş hali sergileniyor, ziyaretçilere cezaevinin tarihine dair somut bir bağlantı olması açısından önemli.
Sinop Cezaevi’nde Yatan Ünlüler ve Hikayeleri
Sinop Cezaevi, sadece zorlu koşulları ve tarihi önemi ile değil, aynı zamanda cezaevine konuk olmuş bazı ünlü isimlerle de dikkat çekiyor. İşte bu tarihi mekanda yatmış bazı ünlüler ve onların hikayeleri:
- Sabahattin Ali: Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Sabahattin Ali, 1932 yılında Sinop Cezaevi’ne düşmüştür. Sabahattin Ali, o dönemde yazdığı bir şiir nedeniyle “Atatürk’e hakaret” suçlamasıyla hüküm giymiştir. Cezaevinde geçirdiği süre zarfında, “Aldırma Gönül” adlı eserini kaleme almıştır. Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’ndeki deneyimleri, onun edebi kişiliğini ve eserlerini derinden etkilemiştir.
- Refik Halit Karay: Tanınmış yazar ve gazeteci Refik Halit Karay, 1926 yılında Ali Şükrü Bey’in öldürülmesiyle ilgili yazdığı bir makale nedeniyle Sinop Cezaevi’ne gönderilmiştir. Cezaevi günlerinde, gözlemlerini ve yaşadıklarını “Gurbet Hikayeleri” adlı eserinde toplamıştır.
- Zekeriya Sertel: Gazeteci ve yazar Zekeriya Sertel, eşi Sabiha Sertel ile birlikte çeşitli politik sebeplerden ötürü Sinop Cezaevi’nde kısa bir süre yatmıştır. Zekeriya Sertel, burada geçirdiği süreci, Türkiye’deki siyasi durum ve insan hakları üzerine düşüncelerini şekillendiren önemli bir deneyim olarak görmüştür.
- Osman Bölükbaşı: Türk siyasetinin renkli kişiliklerinden Osman Bölükbaşı, çeşitli politik suçlamalar nedeniyle birkaç kez Sinop Cezaevi’ne gönderilmiştir. Bölükbaşı, cezaevinde geçirdiği süreleri, siyasi kariyerinde bir mücadele unsuru olarak kullanmış ve bu deneyimleri, halkla olan bağlarını güçlendirmek için bir araç olarak değerlendirmiştir.
- Rıza Nur: Siyasetçi ve tarihçi Rıza Nur, Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından biri olarak bilinirken, zamanla aralarında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle Sinop Cezaevi’ne gönderilmiş ve burada bir süre kalmıştır. Rıza Nur, cezaevi anılarını, Atatürk ve dönemin siyasi olayları hakkında önemli bilgiler veren eserlerinde detaylı bir şekilde anlatmıştır.
Sinop Cezaevi ve Popüler Kültürdeki Yeri
Sinop Cezaevi, sadece tarihi ve anılarıyla değil, aynı zamanda Türk sinema ve televizyon dünyasında da sıkça yer almıştır. Cezaevinin etkileyici mimarisi ve hikayeleri, pek çok yapımcı ve yönetmen için ilham kaynağı olmuştur. İşte Sinop Cezaevi’nde çekilen bazı önemli dizi ve filmler:
- Tatar Ramazan: 1990 yılında çekilen ve başrolünde Kadir İnanır’ın yer aldığı “Tatar Ramazan,” Sinop Cezaevi’nde geçen bir başka önemli yapımdır. Film, adalet arayışı ve mahkumların zor koşullar altında verdikleri mücadeleyi konu alır. Tatar Ramazan’ın hikayesi, cezaevi koşullarının yanı sıra, insanın özgürlük ve adalet için neler yapabileceğini gözler önüne serer.
- Düş Gezginleri: 1992 yapımı bu film, Sinop Cezaevi’nde çekilmiş ve cezaevinin atmosferini, filmin gotik ve sürrealist unsurlarıyla harmanlayarak izleyicilere sunmuştur. Film, cezaevinin tarihini ve hikayelerini fantastik bir bakış açısıyla ele alıyor.
- Firar: 1993 yapımı bu film, Sinop Cezaevi’nin katı güvenlik önlemlerine rağmen firar etmeye çalışan mahkumların hikayesini anlatır. Filmin büyük bir kısmı Sinop Cezaevi’nde çekilmiş olup, cezaevinin yüksek duvarları, demir parmaklıkları ve zorlu koşulları, firarın imkansızlığını vurgulayan sahnelerle doludur. Mahkumların kaçış planları ve karşılaştıkları engeller, izleyicilere gerilim dolu anlar yaşatır.
- İdam: 1987 yapımı İdam filmi, cezaevindeki mahkumların yaşamlarını ve idam cezasının getirdiği psikolojik baskıyı anlatır. Sinop Cezaevi’nin karanlık atmosferi, filmin dramatik yapısını güçlendirir. Mahkumların son anlarına tanıklık eden bu film, izleyicilere derin bir duygu yaşatır ve cezaevinin gerçek yüzünü ortaya koyar.
- Pardon: 2005 yılında vizyona giren “Pardon” filmi, Sinop Cezaevi’nin kapılarını bir kez daha sinema dünyasına açmıştır. Film, haksız yere cezaevinde yatan bir adamın hikayesini komik ve duygusal bir dille anlatıyor. Sinop Cezaevi, filmde merkezi bir karakter olarak yer alarak, hikayenin dramatik derinliğini arttırıyor.
- Saklı Hayatlar: Bu dizi de Sinop Cezaevi’nin etkileyici atmosferini kullanmış, cezaevinde geçen dramatik ve gizemli hikayeleri ekrana taşımıştır. Cezaevinin kasvetli havası, dizinin gizemli temasını pekiştiren bir öğe olarak öne çıkıyor.
- Parmaklıklar Ardında: 2007-2009 yılları arasında yayınlanan bu dizi, kadın mahkumların hayatını konu alır ve Sinop Cezaevi’nde çekilmiştir. Dizide, mahkumların cezaevi içindeki günlük yaşamları, birbirleriyle olan ilişkileri ve özgürlük arzuları işlenir. Cezaevinin zorlu koşulları, mahkumların hayatta kalma mücadelesini daha da dramatik hale getirir. Parmaklıklar Ardında, cezaevinin sosyal ve psikolojik boyutlarını derinlemesine inceleyen bir yapım olarak dikkat çeker.
Sinop Cezaevi Nerede ve Nasıl Gidilir?
Sinop Cezaevi, Sinop’un iki kenarının birbirine en yakın olduğu noktada, Diyojen Heykeli’nin biraz ilerisinde yer alıyor. Bu konumu sayesinde Sinop’un merkezine oldukça yakın ve kolay erişilebilir bir noktada bulunuyor. Sinop Cezaevi’ni ziyaret etmek isteyenler için ulaşım oldukça basit ve pratik.
- Minibüsler: Sinop’un diğer ilçelerinden Sinop’un merkezine giden tüm minibüsler, cezaevinin bulunduğu noktadan geçerek merkeze iner. Bu minibüsler, hem yerli halk hem de turistler tarafından sıkça kullanılıyor. Minibüsle merkeze ulaştığınızda, Diyojen Heykeli’ni takip ederek kısa bir yürüyüşle Sinop Cezaevi’ne varabilirsiniz.
- Özel Araç: Kendi aracınızla gelmeyi tercih ederseniz, Sinop’un merkezi bölgelerinden tabelaları takip ederek cezaevine kolayca ulaşabilirsiniz. Cezaevi, merkezi bir konumda olduğu için navigasyon kullanarak da rahatlıkla bulunabilir.
Sinop Cezaevi, zaman zaman tadilatlara girebiliyor. Bu yüzden ziyaret etmeden önce cezaevinin açık olup olmadığını kontrol etmekte fayda var.
Sinop Tarihi Cezaevi Yakınlarında Görülmesi Gereken Yerler
Sinop Tarihi Cezaevi’ni ziyaret ettikten sonra, yakınlarda keşfedebileceğiniz harika yerler var. İşte mutlaka görmeniz gereken yerlerin bir listesi:
- Diyojen Heykeli: Sinop’un simgelerinden biri olan Diyojen Heykeli, cezaevine çok yakın bir konumda bulunuyor. Diyojen, ünlü bir filozof ve heykeli, filozofun yaşam tarzını ve felsefesini simgeliyor. Heykelin önünde fotoğraf çektirmeyi unutmayın.
- Sinop Kalesi: Sinop Kalesi, şehrin en önemli tarihi yapılarından biri. Cezaevinin hemen yanında yer alıyor ve muhteşem bir manzaraya sahip. Kaleye çıkarak Sinop’un panoramik görüntüsünü izleyebilir ve tarihin içinde yürüyebilirsiniz.
- Sinop Arkeoloji Müzesi: Sinop Arkeoloji Müzesi, antik dönemlere ait eserlerle dolu. Bu müzede, Sinop’un tarihini daha derinlemesine öğrenebilir ve farklı dönemlere ait buluntuları görebilirsiniz. Müze, cezaevine oldukça yakın bir mesafede yer alıyor.
- Pervane Medresesi: 13. yüzyıldan kalma bu tarihi medrese, Selçuklu döneminin önemli yapılarından biri. Günümüzde el sanatları çarşısı olarak kullanılıyor. Burada, el yapımı hediyelik eşyalar bulabilir ve Sinop’un kültürel zenginliklerini keşfedebilirsiniz.
- Balatlar Kilisesi: Balatlar Kilisesi, Roma döneminden kalma bir kilise ve Sinop’un tarihi dokusunu yansıtan önemli bir yapı. Kilisenin kalıntıları arasında dolaşırken, geçmişin izlerini takip edebilirsiniz. Bu tarihi yapı, cezaevine oldukça yakın bir yerde.
- Alaaddin Camii: 1214 yılında yapılan bu camii, Sinop’un en eski camilerinden biri. Selçuklu mimarisinin güzel örneklerinden olan Alaaddin Camii, huzur dolu atmosferiyle dikkat çekiyor. Caminin bahçesinde oturup dinlenebilir ve çevredeki tarihi dokuyu hissedebilirsiniz.
- Tarihi Sinop Limanı: Sinop Limanı, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ünlü. Limanda yürüyüş yapabilir, balıkçı teknelerini izleyebilir ve deniz kenarında keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca, limandaki restoranlarda taze deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz.
Sonuç
Sinop Tarihi Cezaevi, sadece bir müze değil, aynı zamanda geçmişin izlerini taşıyan ve birçok ünlü mahkumun hikayesini barındıran bir anıttır. Burada, her bir köşede farklı bir hikaye ile karşılaşacaksınız. Sinop’un tarihi ve kültürel zenginliğini keşfetmek için Sinop Tarihi Cezaevi’ni mutlaka ziyaret edin.