Balkan Savaşları Müzesi ve Şükrü Paşa Anıtı: Kahramanlık Ruhunu Hissetmek İsteyenlere
Kahramanlıkların ve trajedilerin, direnişin ve vazgeçişlerin hikayesi Balkan Savaşları, Edirne’nin tarihinde derin izler bıraktı. Bu topraklarda yaşananların tanığı olmak isteyenler için Balkan Savaşları Müzesi ve Şükrü Paşa Anıtı, geçmişin sessiz çığlıklarını günümüze taşıyor. Edirne’nin bu özel köşesinde, tarihin tozlu sayfalarından sıyrılıp gelen bir hikayeye şahitlik edin.
Balkan Savaşları, Balkanlardaki Osmanlı egemenliğine son vermek için birleşen Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ, cephanesiz ve yorgun Osmanlı ordusuna saldırmasıyla başlamıştır.
Balkan Savaşları’nın çıkmasıyla Şükrü Paşa, Edirne Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na tayin edilmiş ve olası bir Edirne kuşatılması durumunda şehri 50 gün savunması emredilmiştir.
Bulgar ordusunun geri çekileceği ya da İstanbul’dan destek askerlerin geleceği öngörülmüş olmasına rağmen 50 günün sonunda bu iki seçenek de gerçekleşmemişti. Şükrü Paşa, Bulgar ve Sırp saldırılarına 5 ay 5 gün boyunca dayanmış ve üstün bir direniş göstermiştir.
Belediye Meclisi Sıhhat Müdürü’nün karşı çıkmasına rağmen bugünden itibaren, ekmeğe %10 kum ilavesine karar vermiş, aç millet dişler arasında gıcırdayan ekmek yemeğe başlamıştı…
Cephanesiz, yorgun ve aç kalan ordu, bağırsaklara zarar verdiğini bile bile, aç kalmamak için kumlu ekmek yemeğe başlamıştı.
Öyle ki zaman zaman ekmeklere süpürge tohumu ve kuş yemi ilave ediliyordu. Açlıktan bir deri bir kemik kalan atlar da ölmeden kesiliyor, etleri askerlere dağıtılıyordu. Açlıktan ölmemek için herkes buna katlanıyordu.
O tarihten sonra Edirne Müdafi olarak anılan Şükrü Paşa, savaş sonunda teslim olmak zorunda kalsa da, Şükrü Paşa’nın Edirne savunması tüm İstanbul’da olmasa bile tüm dünyada büyük yankı uyandırdı.
Birçok uluslararası medya kuruluşu, Şükrü Paşa’dan ve savunmasından övgüyle bahsetmiştir.
Düşman, hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın! Etimi, itler ve kuşlar, çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız, bozulmadan şehit olursam; kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu mahalleye gömeceksiniz ve gelen nesiller, üzerime bir abide dikeceklerdir!
Edirne’ye adının altın harflerle yazılmasını hak eden Erzurumlu Şükrü Paşa anıtı 1998 yılında Prof. Tankut Öktem tarafından yapımına başlanmış, 4 ayda tamamlanarak bugünkü halini almış, ardından İstanbul’da bulunan Mehmet Şükrü Paşa’nın naaşı, anıt mezara nakledilmiştir.
Anıtın arkasında yer alan Kıyık Tabya, günümüzde Balkan Savaşı Müzesi olarak kullanılıyor. Edirne’nin savunulmasında önemli rol oynayan 30 tabyadan biri olan Kıyık Tabya’nın içinde yer alan müze; Edirne halkı tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağışlanan belge, silah ve savaş malzemelerinin sergilendiği bir müzedir.
Ordunun yemek odaları, istirahat ettiği koğuşları, cephane hazırlayan kadınları ve savaş planları yapılan salonları yakından görebilir; savaş topları, yemek listeleri, çeşitli resim ve fotoğraflar ile konu mankenleri ve ses efektleriyle zihninizde dönemin atmosferini canlandırabilirsiniz.
Şükrü Paşa Anıtı’na ve Balkan Savaş Müzesi’ne giriş ücretsiz. Edirne merkezden 2 kilometrelik bir yolculuktan sonra ulaşabilirsiniz.
Sonuç
Balkan Savaşları’nın hüzünlü ama gururlu hikayesini keşfettikten sonra, Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşları Müzesi’nde yaşananların derinliğini hissetmek kaçınılmaz. Edirne, bu anıtlar aracılığıyla, savaşın acılarını ve kahramanlık öykülerini ziyaretçilerine sunuyor. Tarihle iç içe bir yolculuk yapmak ve bu eşsiz hikayelerin tanığı olmak isteyen herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer.